top of page
Writer's pictureEmin Varol

Fedon ile, Leros Adası’nda Sohbet



Kısmet, Yunanistan’ın Leros adasında karşılaşmakmış.


Rum bir Baba ve Ermeni bir Anneden olma, son günlerin “fenomen” sanatçısı Fedon’la.

Kendisini televizyon ekranları, sosyal medya ve gazetelerdeki fotoğraflarının dışında hiç görmemiştim. 


İstanbul Deniz Otobüsleri’nin (İDO) Bodrum’dan Yunanistan’a ait Leros Adası’na başlattığı ilk seferde ilk defa gördüm Fedon’u.


Gemide ön sıralarda, oğlu ve menajeri olduğunu öğrendiğim, Theo ile birlikte oturuyordu. 


İkisi de çiçekli gömlek giymişlerdi. Tanımaya çalıştığım için uzun uzun bakıyordum. Sağ kolunda, dirsekten bileğe kadar uzanan K.Atatürk imzalı dövme dikkatimi çekti.


İDO Marmara, Leros adasına yanaşırken, inme sırasına girdik. Fedon ve oğlu hemen arkamıza gelip durdu. 


Baba-oğul kendi aralarında samimi bir şekilde konuşuyor, gülüyorlardı. Tanıyamadığımı sezdiler de bana mı gülüyorlar diye düşündüm.


Eşime, “kim olduğunu” sormaya da çekiniyordum. Cahilliğim ortaya çıkmasın istedim.


Birlikte gemiden indik. Fedon, oğlu ile bir taksiye binerek adanın bir başka yerine gitti.


***

Bu arada bende, Fedon olduğunu öğrenmiştim. İDO reklamlarında oynayacağı için bu geziye katılmış.


Fırsatı değerlendirip ünlü, Rum asıllı Türk sanatçı ile Yunanistan topraklarında bir “röportaj” yapmayı, kendisini de daha yakından tanışmayı istedim.


Aynı gün akşam saatlerinde, Bodrum’a geri dönmeden önce Fedon ve oğlu Theo ile sahilde bir kez daha karşılaştık. 


Konuşmak istediğimi söyleyince, sanki büyük bir memnuniyet duyuyormuş gibi, samimi bir şekilde “olur” dedi.



50 yıllık gazeteciyim. 


Böylesine kolay ve sıcak bir “kabul” görmedim. Kibirden, sanatçı kaprisinden eser yoktu. “Bodrum ve deniz tutkusu mu, onu bu hale getirdi” acaba diye düşündüm. 





Fedon denize düşünce yaz geliyor!




Gençler, yazın geldiğini bile artık Fedon’dan öğreniyorlar. Fedon denize düşünce yaz geldi sayılıyor.


Birkaç gün önce Türkbükü’nde  “denize düşmüş” Fedon. Böylece gençler, yazın geldiğinden haberdar olmuştu.


Fedon, bu gezi sırasında Yunanistan’a ait Leros Adası’nın, PANTELİ Plajında bir kez daha “denize düşmüş” Yunanistan’da da yazı başlatmıştı.





Yunanistan’da beni sevmezler

Çünkü Türk Tohumuyum




Fedon, Rumca Amerikano kahvesini sipariş verdikten sonra, “hazırım” anlamında bana baktı.


Ben de;

  • Burada, (Leros’ta, Yunanistan topraklarında) kendinizi nasıl hissediyorsunuz? diye ilk soruyu sorarak, söyleşiyi başlattım.

FEDON: Ben burada yabancıyım. Bunlar beni sevmez.


  • Neden?


FEDON: Çünkü ben, Türk tohumuyum.


  • Bir Yunanlı sizinle selfie çekiyordu.


FEDON: O, selfie çektiren Türk’tü…Türkler de bana ‘gavur’ diyor. Hadi bakalım ben ne yapayım?”


  • Türkler sizi daha çok seviyor.


FEDON: Evet. Haklısınız, daha çok seviliyorum. Yunanistan’ın müziğini severim, yaşamını severim. Ama ülke olarak sevmem, şımarık… Bugün beni kovsalar, Yunanistan’a gelmem. Gelmem ağabey. Sevilmediğim yere neden geleyim. Türk tohumu diyorlar.





İDO reklamlarında oynayacak





  • Neden buradasınız?


FEDON: İstanbul Deniz Otobüsleri’nin (İDO) reklamlarında oynayacağım. Buraya gelmemin sebebi bu. Bana göre, ‘tam adamını buldular’. Türk medeniyetini ve kalitesini bilen bir adamım. Bu ülkenin mozağini, kültürünü bilen bir insanım. Bütün her şeyi yaşadım. Türk’üm diyorum diye, Yunanlılarla Papaz oldum. Evet Türk’üm dedim. Ama, Müslüman değilim.


Söyleşinin yönünü Bodrum ve Türkiye’ye çeviriyorum.


Ünlü sanatçıya;


  • Hayat pahalılığı ve günlük yaşam ile ilgileniyor musunuz?

FEDON: çok” diyor. Ardından çaresiz bir şekilde ellerini yana açarak, İstediğin kadar ilgilen çare yok, ipin ucu onun elinde…” diye ismini vermeden, birini işaret ediyor.


  • Pahalılığı hissediyorsunuz yani?


FEDON: Ediyorum tabii. Belirli bir zümre var, onlar gezer. Kara para aklayan belirli bir zümre var. Gecede, bir buçuk milyon verir Ebru Gündeş’i getirir.


Ailece bir tavernaya gidip birini dinleyeceksin. En ucuzu adam başı, 4 bin lira. Zırtı, pırtı 10 bin lira. Nasıl vereceksin bu parayı?





Bodrum’da ev almak mümkün değil



  • Bodrum’da nerede oturuyorsunuz?


FEDON: "Torba’dayım. 1991’den bu yana oradayım. 9 ay Bodrum’da, 3 ay İstanbul’da yaşıyorum, ‘şımardı’ diyorlar ama hakkımdır. Halen Bodrum’da kirada oturuyorum. Senelik, 600 bin lira kira veriyorum. Ucuzken almadık. Şimdi, almak mümkün değil."


  • Neden 9 ay Bodrum’dasınız?


FEDON: "Bodrum’da bir şortla akşamı ediyorum. Arabama biniyorum trafik yok. Araba hastasıyım, birkaç arabam var. Ben motorsiklet hastasıyım, 4 tane motorum var. Biniyorum pırrr, 19 yaşındaki çocuklar gibi… Deniz hastasıyım ben, teknem var. Bütün mal varlığım da bu… "


  • Bodrum’da, aşırı yapılaşmaya ne diyorsunuz?


FEDON: "Karşıyım. (Eliyle Leros’u göstererek) 15 milyonluk Yunanistan. Hadi, terası bir kapat bakalım. Hadi, burada bozuk balığı sat bakalım. Hadi döneri ucuna koy, arkasını boş ver dürümün bakalım. Sıkıysa ver…”





Belediye başkanlığını kabul etmem



  • Bodrum Belediye Başkanlığı teklif edilseydi, işe nereden başlardınız?


FEDON: "Teklifi kabul etmezdim. Çünkü ben Bodrum’lu değilim. Bodrum’un belediye başkanı, Bodrum’un dertlerini bilecek. Burada doğacak, çocukluğunu burada yaşayacak.

Bizim Büyükada’da Tunceli’li belediye başkanı var. İyi adam da, oranın sorunlarını bilmiyor. "





Atatürk’ün CHP’sini arıyorum




  • Siyasetle ilgileniyor musunuz?


FEDON: "Oy kullanıyorum. CHP’den başka parti kalmadı. CHP’yi, Özgür Özel’i izliyorum. Kemal Kılıçdaroğu’nu harcadılar garibimi. O da çok konuşuyordu. Ben Atatürk’ün CHP’sini arıyorum.


Ecevit hayranıydım. ‘Ortanın solu’ dedi. Adama ‘komünist’ dediler. Ecevit’in bir şiiri vardır, çok severim"


‘Sıla derdine düşünce anlarsın,

Yunanlıyla kardeş olduğunu,

bir rum şarkısı duyunca gör,

gurbet elde İstanbul çocuğunu…’


  • Siyaseti seviyorsunuz galiba?


FEDON: "Siyaseti sevmiyorum. Ama mecburen ilgileniyorum"


  • Nasıl bir mecburiyet?


FEDON: "Ben, bir misyon üstlendim. Hayatımı yazıyorum. Bitmek üzere. Kitabın adı, “bir avuç biz”. Türkiye’deki gayrı müslimleri anlatıyor. Bir avuç kaldık zaten. 2 bin kişi kalmışız.

Bu ülkede yaşayan, çoğu Müslüman’dan daha Türk olan bir Fedon, her şeyimle ‘hodri meydan’ diyorum. Ben Türk’ müyüm diye soran varsa, gelsin karşıma otursun.

  • Ben şehit torunuyum.

  • 6-7 Eylül olaylarını yaşamış bir insanım

  • 27 ay askerlik yapmış bir insanım,

  • Gavur diye ötelenen bir insanım

  • Hep, ‘öteki’ olarak yaşamış bir insan olmanın acısını, halen içimden atamadım.

  • Babama gayrı müslimlerden istenen vergiyi ödeyemediği için 5 yıl askerlik yaptırıldı.


Bütün bunlara rağmen, ülkemi çok seven, vatanım için kanımı dökebilecek kadar çok isteyen bir insanım. 

Çok gitmek istediğim halde Kıbrıs Savaşı’na beni göndermediler. Amasya’da 1966-68 arasında askerlik yaptım. Bizden 600 kişi Kıbrıs’a gidecekti. Gönüllü oldum, ‘Fedon gayrı müslimler gidemiyor’ denildi.


Beni niye askere aldınız?’ diye sordum. Komutan postasıyım, belimde silah var, gayrı müslimsin diye göndermiyorlar. Piyade Onbaşı olarak, Genelkurmay Başkanlığı’na mektup yazdım. O zaman Genelkurmay Başkanı Cemal Tural’dı. Cevap yok. Bir daha yazdım. Hepsinin fotokopileri duruyor. Üçüncüsüne cevap geldi. "


"Şu andaki stratejik duruma göre, öyle uygun görüldü" denildi


"Ama ben, çöpçü olamadım. Ben, bekçi olamıyorum. Suriyeliler, Afganlılar bekçi oldu, ben kamuda çalışamıyorum.


Böyle bir kanun var mı?


Ben, deniz subayı olmak için okulu bıraktım. Müracaat ettim ama gayrı müslim diye kabul edilmedim. Cevap bile gelmedi.


Kamuda çalışan bir gayrı müslim gösterin bana?


Belediye Başkanı, Milletvekili ve Senatör olurum. Ama, kamu bizi ötekileştiriyor. Benim gücüme giden bu.


Almanya’da Hasan polislik yapıyor, Amerika’da deniz kuvvetleri komutan yardımcısı Hüseyin, Zenciler cumhurbaşkanı oluyor. Ben bu vatanın evladı, kanını dökmüş bir dedenin torunuyum. Belgeler var, babaannemin aldığı Şehit maaşı var. Sen, nasıl beni öteki yaparsın? "





Cumhuriyet, Rakı içerek kuruldu, 

Ayran içerek batırıldı…




Fedon söyleşinin bu bölümünde oldukça gergindi.


Sağ kolunu gösteriyor. Dirsekten bileğe kadar K. Atatürk imzasını, dövme yaptırmış.


Bunu, ben şimdi yaptırmadım. Yıllardır var. Bunun için ne hakaretlere uğradım. Atatürk sevgisinden. ‘Tanır mısın?’ diye sordular.

Tanımama gerek yok. Yaptıklarını gördüm’ dedim. Ülkenin ne hale geldiğini görüyorum. 


Rakı içerek Cumhuriyet kuruldu, ayran içerek batırıldı. Konuşurum ben ağabey, fena konuşurum. Ama gözüm açık öleceğim. 


Sen hangi Rum’dan vatana ihanet gördün. Hangi Rum’dan nankörlük gördün. Benim anam Ermeni, babam Rum. İsmimi değiştirmedim, dinimi değiştirmedim”


  • Bugün Türkiye Fedon’u çok seviyor.


FEDON: "Çünkü ben, olduğum gibi bir adamım. Devrim yaratmış bir adamım. Nasıl bir devrim diye sorarsanız;


  • Fedon, TRT’ye çıkıp ilk kez Rumca şarkı okudu. TRT’de Rumca müzik çalmayı bırakın, fon müziği bile çalmıyordu.

  • Fedon, Cumhuriyet Bayramı’nda Atatürk heykeli önünde çıkıp Rumca okudu. Alkışlarla indim aşağı.

  • Rahmetli Rauf Denktaş, en kritik dönemde beni Kıbrıs’a çağırdı ve konser ver, dedi. Dışişleri Bakanlığı ‘gitme, Rumlar seni vurur’ dedi. Ben, ‘gideceğim’ dedim. Rauf Denktaş beni uçaktan aldı, elimden tuttu, otelde değil evinde yatırdı.


  • Ben böyle bir dünyalıyım, böyle bir adamım. Şu anda bile eğer, bir işe yarayacaksam canımı veririm. Ama karşılığını göremiyorum, gücüme gidiyor”



  • Sanatçı olmasaydınız, ne olmak isterdiniz?


FEDON: "Sanatçı olmasaydım, Deniz Subayı olurdum. Büyükadalı’yım. Heybeliada’da o zaman deniz okulu vardı. Ortaokul’da oradan geçerken içim cız ederdi. Deniz Subayı olmayı çok istedim, ama yapmadılar…"


Bitti.

278 views0 comments

Recent Posts

See All

Comments


Copyright©
bottom of page