Birlikte Muhabirlik yaptık,
Cumhuriyet Gazetesi’nin Başbakanlık Muhabiri idi. Rahmetli Turgut Özal’ı, gittiği her yerde takip ediyorduk.
Erdoğan tarafından milyarlarca lira harcanarak, “Yazlık bir Saraya” dönüştürülen Marmaris’teki mütevazi Devlet Konukevi dahil.
Namazlarını, halkla birlikte Marmaris’in değişik Camilerinde kılan Turgut Özal’ı. Cami çıkışında yakalayarak gündeme ilişkin sorular yöneltirdik.
Gazeteci kökenli, CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, AKP ve Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bir kez daha “linç” edilmek isteniyor.
Rahmetli Annesi de “israf” tartışmasının içine çekilerek, kendisine “küfür” bile ediliyor.
Suçu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a cevap vermek.
Erdoğan, Ahlat Sarayı’ndaki konuşmasında; “…Avrupa başkentlerinde halkın paralarıyla keyif çatan, gösteriş müptelası bir elitizm çıktı” demişti.
Gazetecilik refleksiyle, Erdoğan’a cevap veren Tuncay Özkan, Erdoğan’ın “Tahtlarını, Saraylarını, dövizdeki oyunlarını, zengin arkadaşlarını” hatırlatarak, “müsriflikte” ulaştığı noktayı eleştirmişti.
İsrafta rakip tanımayan Erdoğan, 22 yıldır aynı propaganda taktiğini kullanıyor:
Sanki tüm saraylarda kendisi değil de muhalefet oturuyor. 13 uçaktan oluşan özel uçak filosunu da Özgür Özel kullanıyor. KKTC’ye 5 uçakla, Namaza uzun araç konvoylarıyla, muhalefet liderleri gidiyor ve benzeri gibi…
Ankara ve İstanbul’daki sarayları arasında mekik dokuyan Erdoğan, Bitlis-Ahlat’taki Saraya da Marmaris’teki yazlık sarayından gitti.
Erdoğan, Ahlat sarayında “taht” şeklinde bir koltuğa oturduktan sonra Tuncay Özkan’a yeni bir “operasyon” başlattı. Elini öpmek için yerlere kadar eğilen “ortağı” Devlet Bahçeli ise karşısında, “Berger” bir koltukta oturuyordu.
Katalog Suç
Tuncay Özkan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “Zindanlar bizim, saraylar senin…” diye eleştirmişti.
Tuncay, “Katalog” bir suçla, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla, 5 yıl Silivri Cezaevinde yatmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve “trolleri” ayağa kalktı.
Ortalık toz duman…
Yeniden hedef tahtasına oturtulan Tuncay Özkan’a ağıza alınmayacak küfürler edilmeye başlandı.
Verilecek cezalar için savcılar, soruşturma hazırlıklarını başlattı.
AKP Meclis grubu ise dokunulmazlığını kaldırmak istiyor.
Tuncay’ın cezaevinde seçildiği milletvekilliğini düşürmek, bir kez daha Silivri’ye göndermek için yol haritasını çizmeye başladılar bile.
Tuncay Özkan, yine bir “katalog” suçla cezaevine gönderilmek isteniyor. Ancak Tuncay, her şeye karşı hazırlıklı, “ben alışığım” diyor.
Gerçekten de öyle;
Birkaç gün önce Meclis Komisyonu’nda, “katalog suç” yüzünden, 5 yıl 4 ay yattığı cezaevi günlerine ait anlattıkları oldukça etkileyiciydi:
Benim suçum ne?
“Bir, ‘katalog suç’ kavramı var.
‘Atatürk'ün Bursa Nutku evinde çıktı, sen Ergenekon terör örgütünün üyesisin.’ dediler.
Ben, Ergenekon davasından tutuklandım,
Mahkeme Başkanı; ‘Atatürk'ün Bursa Nutkunun evinizden çıkmasını dikkate almıyorum’ dedi.
Peki, neyi dikkate alıyorsunuz? diye sordum,
‘Katalog suç’ dedi.
Kırk yıllık gazeteciyim, katalog suç kavramıyla ilk kez orada karşılaştım.
Avukatıma döndüm, ‘Katalog suç nedir?’ diye sordum.
Avukatım, ‘Katalog suç, tutuklanmanı gerektiren bir şeydir. Mahkeme Başkanı, senin tutuklandığına dair görüşünü’ ifade etti.
Mahkeme Başkanına döndüm. ‘Benim suçum ne?’ diye sordum.
Adam bana, ‘Ergenekoncuların çizdiği bir şemada adın var’ dedi.
Şemayı görebilir miyim? dedim.
Mahkeme Başkanı, ‘Katalog suç, gizlilik kararı var, göremezsin.’dedi.
Peki, avukatım görebilir mi? diye sordum.
‘Hayır, göremez.’ dedi.
Kim görecek? diye sordum.
‘Ben yargıcım. Gördüm kardeşim, bitti. Seni tutukladım, buyur git.’ dedi.”
Tuncay Özkan’ın anlattıklarından tüm milletvekilleri etkilenmişti.
Milletvekilleri büyük bir dikkatle cezaevi günlerini anlatan Tuncay Özkan’ı dinliyordu. Salonda büyük bir sessizlik vardı. Adeta, sinek uçsa duyulurdu.
Tuncay Özkan, 5 yıl 4 ay boyunca mahkeme başkanına her duruşmada, “Ergenekoncuların çizdiği bu şema nedir? Bu şemayı açın gösterin, şemada kimler var?” diye sorduğunu aktardı.
Sonra şöyle devam etti:
“Sonunda Ergenekoncuların çizdiği şemanın açılmasına karar verildi. Katalog suçla 5 yıl 4 ay yatırdıkları davada, o şemada benim adım yoktu…Bu ‘katalog suç’ hiçbir arkadaşımın başına gelmesin.
Arkadaşlar, eğer bunları aşmazsak varacağımız yer bir çöldür; Türkiye çöl olur, o çöl bizi yutar.”
Evet, gerçekten etkileyici değil mi?
Gazeteci Tuncay Özkan hakkında yeni bir “katalog suç” mu yaratılmak isteniyor?
Önümüzdeki günlerde göreceğiz…
Comentarios